Çoğu kişi gittiği restoranın dekoruna, yemeklerine, hatta gelenlerin meşhurluğuna bakar, oysa işin gerçek kahramanları mutfağında ki aşçılardır, adlarını bile bilmezler. Müzikte de öndeki solistleri alkışlama eğilimdeyizdir. Arkada orkestrada ki bası, gitarı, orgu, davulu çalanlarla pek ilgilenmeyiz…
Bugün hafif müziğimizin mutfağında ki bir temel taştan, önemli bir davulcumuz “Damat Asım Ekren’i” kaybettiğimizden bahsetmek istiyorum… Çoğu kimse için Asım, Özal’ın damadı “Damat Asım” olarak bilinirdi. Müzik camiası ise onu “İstanbul Gelişim Orkestrasının” davulcusu Asım olarak bilirdi…
Asımla ilk tanışmamız bir yurt dışı turnesiyle oldu. 1979’da Ayla Algan ile Stutgart’ta ki bir konsere gönderilmiştik Dışişleri Bakanlığı tarafından. Devrin en önemli orkestrası “İstanbul Gelişim’de” bu turneye katkıda bulunan müzik gurubu idi. Garo Mafyan, Selçuk-Uğur Başar’lar, Atilla Özdemiroğlu ve Asım Ekren, adeta o yılların bir milli orkestrası…
Sonrasında, bir başka Modern Folk Üçlüsü turnesinde; Hümeyra, Özay Gönüm ile gene beraber olduk İstanbul Gelişim ve Asım’la. Bu kere Münih’te idik… 2 konser vermiştik. Biri Münih’te ki müzede diğeri ise bir açık hava konseri idi. Oldum olası bu meydan konserlerini sevmemişizdir. Ama, basın sesi ve davulun ritmi ile binlere Anadolu türkülerini duyurmak mümkün olmuş, iyide alkış almıştık…
Folklorumuzun 6/8, 9/8, 7/8, 5/4’lük aksak Türk ritmlerini hatasız çalan, koşmayan-asmayan, kısaca arkada gürültü yapmayan, usta bir davulcuydu… Bu arada hoş sohbet, esprili ve arkadaş canlısı kişiliyle de girdiği her mecliste neşe kaynağı olan, kendini sevdiren bir insandı Asım kardeşimiz.
Sonraları 1980-81’lerde Ankara’da bir çocuk plağı yapmaya karar vermiştik. O yıllardı TRT’de “Çocuklarımız İçin” adı altında haftalık programlar yapıyorduk. Bu nedenle de elimizde de özgün bir çocuk repertuarı oluşmuştu. Bunları plak haline getirmeye karar verince de projeye “İş Bankası” arka çıktı, önce Doğan “Kumbara” isimli bir cingıl besteledi, sonrasında da 19 çocuk şarkısı için kayda girmemiz gerekti…
O yıllarda Ankara’da basçı, klavyeci, nefesli, yaylı bulmak mümkün ancak davulcu konusu sıkıntılıydı. Şans, Asım’da o sıralar Ankara’da askerliğini yapıyormuş, bir böbrek sorunu için beni aramıştı. Sınıf arkadaşım Gülhane’deki ürolog Ahmet Peker kardeşimin 2-3 haftalık bir tedavisi ile Asım kendine geldi, bu arada da bizim çocuk albümünü kaydediverdik. Sonrası hızımızı alamayıp bu kere “Pop” Albümümüzde de bize omuz verdi…
Bugün, iyi bir arkadaşı ve çok değerli bir müzik emekçisini kaybetmenin derin üzüntüsünü duymaktayız…
Yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı dilerken, bizlere ve Türk Hafif Müziğimize yaptığı katkılarına karşı şükran ve sevgilerimizi sunuyorum…
Dr. Ahmet Kurtaran