Giderek bozulan, manevi değerlerin, sanatın kaybolduğu, sanatçının dışlandığı, negatifin yoğunlaştığı bir dünya düzeninde, “acaba bu gidişe nasıl dur diyebiliriz?” düşüncesi hepimizin aklına gelen bir sorudur…
Nereden, nasıl başlayarak bu gidişe çözümler üretebilir, içimizde korlaşan çığlığı, alevi, isyanları nasıl durdurup, dünyayı kötü gidişinden değiştirebilirim?
Üstelik şöhret, zirve, popülarite gibi kavramlar belki dünlerde kalmış, güç el değiştirmiş, milyonları etkileyemiyorum korkusu da benliğimizi sarmış olabilir.
Oysa hakikat hiçte böyle değildir. Öncelikle gerçek sanatçılar; seçilmiş, yaşadıkları toplumlara rehber olmak için gönderilmiş, Tanrı’nın insanlığa özel armağanlarıdırlar. Yüksek bir boyuttan yansıma alır. Bu ayrıcalıklı kimlikte ve yaratıcı zekâya sahip sanatçı; yaşamla sınırlı olmayan, ölümü sonrası dahi eserleriyle yaşayan ölümsüz bir genetik koddur.
Tarihte bunun binlerce örneği insanları etkilemiş ve halen etkilemektedir.
Bunları, sanatçı kardeşlerime yeni bir yıla girerken, moral için söylenen sözler olarak değerlendirmeyin… Unutmayınız ki devrimiz; ilim-bilimle ilgili ve ispatlarla anlam kazanan bir dönemdir. Aşağıda paylaşacağım bilgiler, yüksek bilinçteki varlıkların ve sanatçıların; uyuyan toplumları uyandırıp, milyonları peşine nasıl taktığının bilimsel yönünü ve yozlaşan değerleri ne şekilde etkileyebilecek çözüm ve şifreleri vermektedir. Bu nedenle; maddi ve manevi olarak, artık güçsüz ve yetersiz olduğunuzu düşünerek, kendinize haksızlık etmeyin…
Günümüzde; sevgi, düşünce gücü, akıl, hatta müziğin insan üzerindeki etkileri, gibi duygusal ve rölatif kavramların, pozitif ve negatif düşüncelerin, bilim-ilimle ifade edilen enerji frekansları olduğu gösterilip, ispatlanmaktadır.
Öncelikle, yaşadığımız Evrenin-Kâinatın bir enerji bütünlüğü ve biz insanlarında, bu bütünün bir parçası olduğumuzla işe başlayalım… Yani bizler tekâmül yolunda ilerleyen enerjileriz. Günümüzde; beyin-sinir iletişimleri, kas faaliyetleri, kalp ritmi ve yaydığı frekanslar, kısaca bu konularda ki tıbbi teşhis ve tedaviler, elektro-manyetik değerlerden yararlanılarak yapılmaktadır. Beyin nöronlarımız ile doku hücrelerimizin yaydığı titreşimlerin tespit ve analizleri ile EKG, EMG, Beyin Tomografi vs. tetkiklerinin yapıldığını hepimizce malum.
Bu doğal frekanslar; “bir dalganın belli bir zaman birimi içerisinde tekrarlanma sıklığı” olarak ve “Hertz” değeri ile ifade edilmektedir.
Amerikalı araştırmacı Prof. Dr. David Hawkins’in (1927-2012), bu frekansların bilinç düzeyindeki etkileri hakkında ilginç çalışmalar yapmış, hayatını buna vakfetmiş bir bilim adamı olup her şeyin bir frekansı vardır demektedir.
Buna göre:
- İnsan bedenindeki her hücrenin, hatta tüm hastalık, bakteri ve virüslerin, kendine göre bir “doğal frekansı”, “titreşimi” bulunmaktadır.
- Bunlara ek: duyguların, düşüncelerin, ilişkilerin, bireysel bilincimizin ve hatta toplumların da benzer frekansları vardır.
- Bedenin frekansıyla çatışan, onu bloke eden dalga boyları ise; hastalığa hatta ölüme neden olabilir. Bu sebeple; her hücreyi kendi doğal frekansına döndürmek, bedeni yeniden sağlığa kavuşturmak tedavi olarak önerilmektedir.
- Özetle; sevgi, şefkat dolu bir bireysel bilince, sağlıklı fiziksel ve enerjik bedenine sahip olmak, yüksek titreşim frekansında olmayı bonus olarak yanında getirir.
Hawkins’in ilginç buluşu; yüksek frekanslı duygu ve düşüncelerin, düşük frekanslı olanlardan daha güçlü ve etkili olduğu konusudur. Bu tanımın açılımı, “yüksek frekansa ulaşan bilinçlerin, düşük frekanslıları dengeler” gerçeğinden geçmektedir.
Bu tanımın anlaşılabilmesi için; bilinci tarif etmek gerekir. Bilinç, varlığın, bir bilgi veya duyguyu özümseyip, akıl-mantık-şuur süzgecinden geçirerek, kendine ait kimliğe ulaştırmasıdır. Gerçek sanatçı tam da bunu yapar. Sanat kodundan aldığı yansımalarla bir eseri, duyguyu, melodiyi, şiiri kendi kimliğinde olgunlaştırıp, topluma yansıtır, bunlar sizlersiniz…
Hawkins Bilinç Haritaları ölçümlerine göre; 200 frekans altı insanlar; duygu-düşünceleri ile çevreyi zayıflatıp-yoran-aşağı çeken tiplerdir. Bu kişiler, fikri gelişimlerini tamamlamamış, dogmatik inanç ve biat bilinciyle bulunduğu ortamda ümitsiz, kaderci bir kimlikte, aklı devreye almadan ve gerçekleri sorgulamayarak yaşarlar.
Hawkins; Yüksek Bilinç frekansı olarak “250 ve üzeri” bilinçlerin, şaşırtıcı sayıda, düşük frekanstaki insanı dengelediğini ve bilinçlerine katkı sağladığını, ferdiyetçilik yerine birleşim bilinci yaydığını ispatlamıştır.
Araştırmacının; bu sınır üzeri frekans bandında örneğin 300’e ulaşmış kişiliklerin; teknoloji, akıl ve mantığı devreye aldığını, bu değerin üzeri 400’e ulaşmışlarda; yüksek bir eğitim ve bilinçlenme arzusuna yönelmenin, kültür ve sanat ile oluşacağı anlayışı getirdiğini tanımlamaktadır.
Çalışmalarına devamla; 500 frekans değerinin ise bir büyük sıçramanın gerçekleştiği eşik olarak belirlenmektedir. 500’lerin üzeri fert ve toplumlar, artık dünya değerleri üzerindeki mükemmel, spiritüel kimlik ve gelişkinlik halidir. 600 ise tüm topluma merhamet ve şefkati yansıtan, sevgisini bütün eylemleri ile doğaya, insana yönlendiren kâmil insan-ermiş kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu Tanrısal Yüce varlığın, dualitelerle devam eden Dünyasal bedenli tekâmül programı bitmekte ve enerji beden kimliğine dönüşerek, ölümsüzleştiği ifade edilmektedir.
Binlerce denek üzerinde ulaşılan bu sonuçlar, burada bitmekte ve oldukça ilginç bir başka iddia ortaya atılmaktadır.
Dünyamızın 7 milyarı aşan nüfusunun, bu çalışmalarla elde edilen bilimsel veriler çerçevesinde %85’inin 200’ün altı bilinç seviyesinde, ancak % 15’inin bu seviye üstü olduğu ifade edilmektedir. Özetle, ileri bilinçte olan bu azınlığa, dünyanın kurtarılması projesinde büyük işler düşmektedir. Peki bu nasıl olacaktır?
Kısaca Dr. Hawkins; bir varlığın bilinç seviyesini yüksek tutmasıyla, egolarından arınarak saflaştığı oranında, insanlığın gelişmesine otomatik olarak katkıda bulunacağını ispatlamıştır.
Yani, düşüncelerimizin gücü, hiç tanımadığınız, varlığını dahi bilmediğiniz insanlara yansıyarak, onların evrimlerine katkıda bulunmaktadır.
İşte tamda bu noktada, yani Tanrının toplumları aydınlatması için gönderdiği özel koddaki toplum liderlerine, kâşif, önder ve gerçek sanatçı kişilere önemli görevler düşmektedir.
İşte bu sebeple sanatçı kardeşlerime; toplumlara yansımalarınız, sanatçı kimlikleriniz ve yaratıcı zekâlarınızla, akitli ve görevli varlıklarsınız. Bu gerçekler ışığında, insanlık açısından ne denli önemli kişiler olduğunuzu, bir bilim adamının ortaya koyduğu araştırma sonuçlarıyla paylaşmak istedir.
Toplumlarda daima bir denge söz konudur. Bu felsefede “dualite” olarak tanımlanır. Ying-Yang, iyilik-kötülük, gündüz-gece, yaz-kış özetle doğa’da; pozitif ile negatif’in birbirinin zıttı gibi görünen bir denge yapısı söz konusudur. Kâinatın dengesi de bu çelişkiler üzerine kuruludur.
Hawkins’in araştırma sonuçlarına bıraktığımız yerden devamla;
- Pozitif, her şeyi olduğu gibi kabullenen-mutlu insanın yaydığı 300 enerji frekansı seviyesi 1 kişinin; 200’ün altı 90.000 kişiyi dengelediği,
- 400 seviyesi; yüksek eğitim, kültür, sanat bilinçli 1 kişinin, 200’ün altı 400.000 kişiyi,
- Sevgiyi gerçek yaşayan 500 seviyesi; spiritüel kimlikte evrensel gelişkin 1 kişinin 750.000 kişiyi etkileyebileceği…
- Kendisi, toplumuyla barış-huzur içinde yaşayan 600 seviyesinin, 10 milyon kişiyi,
- 700 seviyesinde, şefkat-merhametin hâkim olduğu, birleşim bilinçli-hakiki insan’ düzeyi 1 kişinin, 200’ün altında 70 milyon kişiyi,
- …Peygamber, Buda, Mevlana emsali Yüce Bilinçteki varlıkların, ileri düzey bilim adamı, gerçek sanatçıların ise tüm insanlığı etkiler düzeyde enerji yayabileceği, iddia edilmektedir…
İşte, sahnelere çıkarak, sözlere-notalara yeni yorumlar katıp, plaklar, CD’ler doldurup, kitaplar yazarak sanatçı kimliklerinizle toplumları nasıl etkilediğinizin, bir bilim adamı sonuçlarıyla paylaşmak istedim …
45 yıl aşkın diş hekimliği, sanatçılığımın yanı sıra son 15-20 yıldır, ek olarak bu konularla da ilgiliyim, bu ve benzeri ilmi çalışmalara da önem verenlerdenim. Sizleri de inanmaya zorlayamam. Ama en azından doğru olabileceği konusunda içinize bir şüphe ve zihinlerinizde bazı sorular oluşturabildi isem, ne mutlu bana…
Topluma, insanlığa görevleriniz daha bitmedi, bu nedenle başlık olarak seçtiğim cümleyi bir başka şekli ile tekrarlıyorum…
GERÇEK DEĞERİNİZİN ve GÜCÜNÜZÜN FARKINDA OLUN!…
Yeni yılda, dudaklarınızdan tebessüm, kalbinizden sevgi, bedeninizden sağlık ve dünyamızdan barış’ın eksik olmaması dileklerimle…
(Modern Folk Üçlüsü) Diş Protez Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Kurtaran