Müzik Sektöründe Örgütlenme Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar
1. Bölüm

 

Müzik sanatçılarının sendikal örgütlenmesinde görev aldığım 1975 yılından bu yana edindiğim bilgi ve deneyimi, güncel söylemle “tarihe not düşmek” ve gelecek kuşaklara aktarmak için bu yazı dizisini hazırlamaya karar verdim. Müzik sektöründeki sendikalaşmanın kısa bir tarihçesine yer verdikten sonra, sendikal örgütlenme sürecinde mesleki ve sosyal ilişkilerden, çalışma düzeni ile yasal sistemden kaynaklanan sorunları mümkün olduğunca özetleyerek sunmaya çalışacağım.

Ülkemizde müzik sanatçılarının ilk sendikalaşma çalışmaları İstanbul’da gazino, pavyon, bar, kabare gibi eğlence yerlerinde çalışan müzisyenlerce 1950 yılında başlatılırsa da, müzisyenlerin işçi statüsünde olmadığı belirtilerek sendikalaşma talepleri başlangıçta reddedilir. Daha sonra Çalışma Bakanlığı, müzisyenlerin işçi statüsünde olduğunu kabul eder ve 1951 yılında İstanbul’da Hafif Batı Musikisi Mensupları Sendikası adı altında ilk müzisyen sendikası kurulur. İlginçtir bu sendikanın 7 kişilik kurucu heyetinin 6’sı azınlık vatandaşlarımızdan oluşur. Ancak ana tüzükte sonradan yapılan değişiklikle, azınlık vatandaşlarımızın “kuruculuk” sıfatları, “sendikanın kuruluşuna yardımı geçenler” olarak değiştirilir ve yeni bir kurucular kurulu oluşturulur. (*)Tespit edebildiğim kadarıyla, ilk sendikalaşmanın başladığı 1951 yılından bu yana, müzik sektöründe 6’sı İstanbul, 3’ü Ankara, 3’ü Adana ve 1’i de İzmir merkezli olmak üzere 4 büyük ilimizde toplam 13 sendika kurulur. Bazıları çeşitli illerde şubeler açarak sendikal örgütlenmelerini yaygınlaştırmaya çalışırlar. Türkiye sendikacılık tarihinde Güzel Sanatlar İşkolu’nda sadece iki kez grev yapılabilir ve bir kaç gün süren bu grev, toplu iş sözleşmesi imzalanarak sonlandırılır.

Bununla birlikte, müzik sektöründe faaliyet gösteren bazı sendikalar, zaman zaman işyeri düzeyinde gerçekleştirilen zaman zaman yaygınlaştırılan iş yavaşlatma, iş bırakma, direniş, dayanışma direnişi gibi birçok sendikal eylemi başarıyla sonuçlandırırlar. Bu eylemler, müzik sektöründe hak arama bilinç ve cesaretinin oluşmasında önemli katkı sağlar.

İstisnalar dışında toplu iş sözleşmesi yapma olanağından yoksun kalan müzisyen sendikaları, takım sözleşmeleri ile üyelerinin haklarını geliştirmeye çalışmışlarsa da sendikalaşma sürecinde kurumlaşma sağlanamadığından, doğaldır ki elde edilen kazanımlar kalıcı olamamıştır.

Başlangıçta büyük umutlarla kurulan, sendika dernek arası bir örgütlenme modeli ile meslek sendikası olarak faaliyet gösteren, çoğunlukla amatör kadrolarca yönetilen, makbuzla aidat toplanması nedeniyle yeterli maddi güce ulaşamayan ve kurumlaşamayan müzik sektöründeki bu sendikalar, kalıcı olamamış ve faaliyet süreleri birkaç ayla birkaç yıl arasında sınırlı kalmıştır.

Sektörde kurulan sendikalardan 12’si zaman içerisinde kapanıp gitmiştir. Günümüzde müzik sektöründeki tek sendikal örgütlenme, yeterli güç ve etkiliğe ulaşamamakla birlikte 1989 yılında Ankara’da kurulan bir sendikanın çatısı altında sürdürülmektedir.

(*)Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi –Kültür Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu Ortak yayını (1998 Basım)

 

Mehmet ÇIRIKA

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*