MÜZİK SEKTÖRÜNÜN SALGINDAN ÇIKIŞ NOKTASI

Pandemi koşulları nedeniyle 1,5 yıldan bu yana zor günler geçiren müzisyenlere yapılması planlanan 3.000 TL’lik yardım ile ilgili son günlerde birçok tartışma yapıldı. “Müzik Susmasın” projesine başvuru yapmayan ya da yapamayan müzisyenler için yeni bir başvurunun açılacağı ise geçtiğimiz günlerde belli oldu. 18 Haziran tarihine kadar yeni başvurular yapılabileceği açıklandı. Bu esnada meslek birliklerinin yaklaşan genel kurulları için birçok kimse bu yardımı öne sürerek alacakları oy anlamında yatırım yapmaya başladı. Kulisin ötesinde bir seçim yatırımı…

Öte yandan yapılması planlanan 3.000 TL yardım ile birlikte müziğimizin tüm sorunları bir anda çözülecekmiş gibi bir hava hakim durumda. Halbuki müzik piyasasının sorunları olduğu gibi yerinde duruyor. Mesleki olarak örgütlenememe sorunu başta olmak üzere diğer tüm sorunlara bir çözüm bulunması gerekiyor. Sorunların arasında en büyüğü müzisyenlerin sosyal güvencelerinin olmaması sorunu… Gördüğüm kadarıyla genç müzisyen kardeşlerimin çok küçük bir kısmı ortak hareket etme konusunda birlik olmuş durumdalar. Müzisyenler arasında genel kanı bireysel hareket etme üzerine oluşmuş durumda. Hal böyle olunca, bu cılız çabalarla var olan sorunların çözülmesi ne yazık ki mümkün değil. Temmuz ayında açıklanacak olan “yeni normalleşme” ile birlikte belki de müzik artık eskisi gibi serbest olacak ve birçok müzisyen yeniden çalışmaya başlayacak. Fakat yevmiyelerin tutarı ne olacak? Bunu düşünen kaç kişi var? Günlük 100-150 TL’ye ancak haftada 1 ya da 2 defa, bir yerde müzik yaparak para kazanmanın mümkün olmadığı ortada. Günümüz koşullarında daha kalıcı ve faydalı çözümler üzerine düşünmek gerekiyor. Örneğin bir sendika etrafında birleşerek yevmiyeleri işletmecilerin insafına bırakmadan yükseltmek veya belirli bir seviyenin altına düşürmemek gibi… Müzisyenlerin günlük yevmiyelerinin bir alt limiti olursa ve sendika aracılığı ile işletmecilerle ortak hareket ederek taban bir yevmiye tutarı belirlenebilirse hiçbir müzisyen bugün olduğu gibi büyük bir geçim sıkıntısı yaşamayacaktır. Bu düşünce ütopik bir düşünce gibi gözükse de işin aslı öyle değil. Her şey hayal etmekle başlıyor. Var olan sorunların üzerinde düşünüp bir taslak oluşturmadıkça çözüm bulmak da mümkün olmuyor. Yeter ki müzisyenler ortak hareket etsin ve bir çatı etrafında birleşebilsin. Kapitalist düzende ortak bir paydada birleşmenin çok kolay olmadığının farkındayım fakat sadece bu nedenle müzik sektörünün teslimiyetçi ve kaderci bir tutum içinde olmaması gerekiyor. Özellikle de genç müzisyenlerin…

Müzik sektörünün en önemli bileşenlerinden birisi olan müzik emekçileri hiç bir zaman göz ardı edilip hiç yokmuş gibi gösterilemez. Piyasada aktif olarak çalışan müzisyenlerin işletmecilerle yaşadıkları sorunların bireysel çabalarla çözülemeyeceği ortada… Bireyler zaman zaman verdikleri mücadelenin ve emeğinin karşılığını alamıyorlar. Bu durum yıllardan bu yana her meslekte ve hayatımızın farklı yaşanmışlıklarında tüm gerçekliği ile karşımıza çıkıyor. Bazen kolaya kaçıp her şeyi bir kenara bırakıp gitmek çözüm gibi geliyor insana. Fakat önemli olan senin yanında olan kişiler için ne yaptığın ve ne ölçüde çabaladığın. Bu sektöre destek olanlardan uzak kalarak hiçbir müzisyen ve hiçbir kurum bir sonuca varamaz. Bu sektör için en önemli kişiler müzik emekçileri. İşte tam da bu nedenle müzisyenlerin bugün birleşmeleri geçmiş günlerden daha önemli bir hale gelmiş bir durumda. Özet olarak müzisyenlerin güçlerinin farkında olmaları gerekiyor. Evde oturarak veya sosyal medyada mesajlar yazarak değil, meslek birliklerinin içinde aktif olarak çalışarak ve mücadele ederek. Ülkemizdeki müzik sektörünün sorunlarını yıllarca, ara vermeden ve sürekli olarak konuşup tartışsak bile çözemeyebiliriz. Fakat bu durum bu sorunların çözümü için çabalamamak anlamına gelmiyor.

Pandemi koşulları en büyük darbeyi sahne sanatlarına vurdu. Sahneden para kazanan insanlar zor günler geçiriyorlar. Pandemi bir yönüyle bir felaket… Fakat bu felaketten çıkartılacak dersler de yok değil. Bu pandemiyi bir test olarak görerek olası yeni krizlere karşı hazırlıklı olmak gerekiyor.

Sevgiyle kalın.

Kaan ÇAĞLAYANGÖL

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*