Yaklaşık bir yıldır devam eden Covid-19 ve pandemi süreci hiç şüphe yok ki müzik başta olmak üzere tüm sahne sanatlarını olumsuz yönde etkiledi. Bu olumsuz sürecin bir an önce sonlanması tüm müzik dünyasının en önemli gündemi haline gelmiş durumda. Yaşamına son veren müzisyen haberlerini gün geçmiyor ki basında görmeyelim. Böylesine zor günler ve acı haberler tüm müzik dünyasının moralini yerle bir ettiği gibi geleceğe dair umudunu da azaltıyor. Müzik dünyası belki de en zor sınavını veriyor. Elbette bu süreç de bitecek ve güneşli güzel günleri hep birlikte göreceğiz. Önemli olan bu zor günler geçtikten sonra geride kalan tortunun müzik camiasına fazla zarar vermemesi… Müzisyenlerin birlik olamama sorunları, tek bir ses ve güç olarak organize hareket edememeleri ve daha birçok örgütsel sorun pandemi ile birlikte karşımıza çıktı. İşler hep iyi gidecek anlayışının doğru olmadığı ne yazık ki acı bir tecrübeyle anlaşıldı. Kim tahmin edebilirdi ki böylesine olumsuz bir durumu. Üstelik tüm dünyayı etkileyecek seviyede olacağını…
Umarım bundan sonraki süreçte müzisyenler bu süreçten ders alarak önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel olan kötü günler için daha organize ve örgütlü bir şekilde hareket ederler. Tek isteğim ve umudum bu yönde… Özellikle Türkiye’deki genç müzisyenlerin bu anlamda kendi gelecekleri için bir örgütlenme içinde olacaklarını düşünüyorum. Sosyal güvencelerini, sonuna kadar hak ettikleri yevmiyelerini ve tüm haklarını savunabilmek adına girişimde bulanacaklarına eminim. Müzisyenler için belki de bu süreçten sonra daha kolay ödenebilen bir sosyal güvenlik primi mümkün olacaktır. Aylık ve daha düşük bir sosyal güvence primi… Günümüzde piyasada kazanılan yevmiyelerle bir müzisyenin daha doğrusu bir müzik emekçisinin temel yaşam masraflarını çıkardıktan sonra herhangi bir sosyal güvenlik primi ödemesi pek de mümkün gözükmüyor. Çünkü geçmişten bugüne, piyasa koşulları en çok müzisyenleri zorluyor. İşletmeler için her zaman ilk vazgeçilen konu müzik oluyor. Sadece bugün değil, geçmişten günümüze gelen bir sorun olarak durum bu. Müziğin işletmeler için angarya ve yük gözükmesi durumu…
Tüm bu yaşananlara rağmen geleceğe umutla bakmak gerekiyor. Çünkü müziğin tamamen yok olması ve bitmesi özellikle sahne olarak mümkün değil. Müzik, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen bu sis bulutu dağıldığında yaşamaya tüm hızıyla devam edecektir. Örneğin, pandeminin bitişiyle ya da önemlerin hafiflemesi ve normalleşme süreciyle birlikte hiç şüphe yok ki “altına hücum” gibi bir durum yaşanacak. Bu konuda herhangi bir şüphem yok. Konserlere, programlara ve müzik etkinliklerine ilk etapta büyük bir ilgi olacağı kanaatindeyim. Umarım işletmeler de kurallara tam olarak uyar ve normalleşme süreci, tekrar yeni bir kapanma ile sonuçlanmaz. Çünkü son 1 yılda yaşananlar bize şunu gösterdi; pandemi gibi olağan üstü durumlar ilk darbeyi ne yazık ki her zaman müziğe vuruyor. Dolasıyı ile müziğin yaşaması ve müzisyenin hayatını sürdürebilmesi için tek yol normalleşme ve önlemlerin hafifletilmesi. Böylesine zor bir süreci tekrar yaşamak müzisyenlerin en son isteyeceği bir durum…
Müzisyenlerden bugünlerde yeni bir üretim beklemek zor çünkü bugünlerde, doğal olarak ancak kendi yaşamlarını sürdürme derdindeler. Yeni projeler ve planlar ancak tabir-i caizse pandemi enkazı kalktıktan sonra gelecektir. Müzisyenler için öncelik, pandeminin etkilerini hafifletmek ve yaşama tutunmak olarak gözüküyor. Her şeye ve her koşula rağmen yaşamak ve hayatın içinde kalabilmek çok önemli. Elbet bir gün bu pandemi bitecek ve her şey normale dönecek. Müzik de eski günlerde olduğu gibi tüm hızıyla ve coşkusuyla yaşamaya devam edecek.
Bir müzik yazarı olarak pandemi sürecinde, tüm müzisyen kardeşlerime(onların hepsi benim müzik kardeşlerim) kalemimin yettiği kadar destek olmaya gayret ettim, etmeye de devam edeceğim. Müzik varsa biz varız, bu sektör ayakta kaldığı sürece hepimiz biriz ve bir bütünüz. Bundan ötesi yok. Eğer müzik yaşamın ta kendisi ise biz her türlü zorluğu yaşayarak ayakta kalmayı başaracağız. Bu sürecin sonunda tekrar aynı masa etrafında oturup konuşarak yeni üretimler yapacağız. Müzisyenler ürettiği sürece ben yazılarımla var olacağım, ben ve benim gibi müzik yazarları yazdığı sürece müzisyenler motive olacaklar. Hangi müzik türü olursa olsun birbirimize destek olmak en büyük görevimiz diye düşünüyorum. Bu görüşe sahip olmayan bir müzisyenin olduğunu da düşünmüyorum. Müzik, hiç şüphe yok ki bir yönüyle evrenseldir, diğer bir yönüyle ise yereldir. Akım ve tür gözetmeksizin her müzik ve müziğin bileşenleri bulunduğu coğrafyada çok etkilidir. Biz de müziğin bu gücünü kullanarak ve içimizde hissederek ülkemizde ayakta kalacağız. Hep birlikte güzel ve aydınlık günleri görmek ümidiyle…
Sevgiyle kalın, umudunuzu kaybetmeyin. En zor günlerin sonu aydınlık olmuştur.
Kaan ÇAĞLAYANGÖL